Önceki yazımızda fıkıhtaki şirketleri, şirkete konu olan ana unsurlar açısından anlattık.
Çalışma biçimi ve kuruluş şartları açısından şirketleri görelim:
Şirket-i inan: Kelimenin kökündeki dizgin anlamından hareketle arabayı çeken atların ‘at başı’ gitmeleri gibi her bir ortağın diğerinin dizginini tutmasını hatırlatır. Dolayısıyla birinin onayı olmadan diğeri şirket adına bir şey yapamaz. Sermaye eşit olmayabilir, kârı da anlaştıkları oranda bölüşürler. Taraflar birbirinin sadece vekilidirler kefili değildirler. Şirket-i inan’ın bugünkü anonim ortaklığına benzeyen yönleri vardır. Ancak sermayenin artması durumunda artışın ortakların tamamına eşit dağıtılmasıyla ondan ayrılar. Ayrıca şirket-i inan’ın tüzel kişiliği yani hükmi şahsiyeti yoktur yani üçüncü şahıslara karşı sorumlu olan, şirket değil ortaklardır.