Bir önceki yazımızda namaz esnasındaki fiil ve kıraatlerin tespih ve tevhitle ilişkisini anlatmaya çalıştık.
Namaz tevhidin adeta somutlaşmış hali olduğu için, namazdaki her söz ve eylem aslında hep mabud ve rab olarak Allah’ın ‘bir’ ve ‘tek başına’ olduğunu anlatır. Demek ki kulun ayağının kayabileceği asıl kaygan zemin burasıdır. Allah’a has kılınması gereken alana nefsin ya da başkalarının karıştırılması Allah’ın asla kabul etmeyeceği bir şeydir. Eğer kul bu konuda net ve şaibesiz bir inanca sahip olursa amellerindeki eksiklikler ve hatalar bağışlanabilir ama bu hatası bağışlanmaz. Çünkü kulun imanını berrak kılması herhangi bir amel gibi yapılma zorluğu olan bir iş değildir, bir bilinç meselesidir, bunun için sağlam bilgi ve iman yeterlidir. Bu seviyeyi ve bu bilinci de her kul kazanabilir, kazanmalıdır. Çünkü kulluğun aslı esası budur.