Fıkıh, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet ışığında hayatı ve fiillerin hükümlerini anlamanın ve anlamlandırmanın adıdır. Bir şeyin hükmü naslarda açıkça bildiriliyorsa biz ona olduğu gibi inanır ve alırız. Naslarda bulunmakla beraber hükmü açık değilse, bilimden de yararlanarak o nassı yorumlamaya çalışırız. Bu da olmazsa hükmünü vereceğimiz şeyin kâr-zarar yani maslahat-mefsedet hesabını yaparız. Zararlı olana haram, zararı kârına eşit olana mekruh, kârı/maslahatı çok olana da mubah/helal deriz.
Meselenin anlaşılması ilave bilgiye, mesela bilime ihtiyaç duyuruyorsa işin ehline sorarız. Bilim bize kesin ya da kesine yakın bilgi veriyorsa hükmümüzü o bilgiye göre veririz. Ancak bilimin ürettiği bilgi de her zaman kesin değildir. Bilim de bazen yeni bulgularla kanaatini değiştirir. O halde bilimin her ulaştığı bilgi mutlak doğru kabul edilemez.
Bu usul bilgilerine göre organ...