Vahiy farklı varlık alanlarından indirgene indirgene bizim algı alanımıza ulaşır. Allah’tan (cc) Cibril’e, Cibril’den Resulüllah’a (sa), ondan da bütün insanlara. Bu bir indirmeden çok bir indirgeme olmalıdır. Yaşadığımız şartlar gereği biz vahyi Allah’tan doğrudan alamazdık, Cibril’den de alamazdık. Vahiy Resulüllah’ın kalbine indirilip onun telaffuzuyla bizim algı alanımıza ulaşmış oldu. Varlık alanları arasındaki bu dönüşüm ihtiyacı bile peygamber gibi, bir yönüyle beşer ama diğer yönüyle melekle teması olan ontolojik bir dönüştürücüye ihtiyaç duyurur. Elbette Allah isteseydi vahyi her birerlerimize e-posta gibi bir mesajla da gönderirdi. Ama O’nun murat edip yarattığı sistem bu farklı alanlardan ve onların gereklerinden...