Başlık Enfal Suresi 42. ayetinin mealidir.
Müzik konusunda bu kadar farklı fikirler bulununca ister istemez insanın aklına şöyle bir soru geliyor: Din bir konuda nasıl bu kadar farklı hükümler vermiş olabilir? Din açık değil midir? Evet, din açıktır ve kolaydır. Bunu bizzat dinin kendisi söylüyor. Ama dinin böyle açık ve kolay olan kısmı, aslı ve esasıdır, olmazsa olmaz kısmıdır. Bu asıllara ‘usulü’d-din’ tabir edilir. Dinin bunun dışında kalan kısmı ve zamanla ortaya çıkan ve çıkacak olan olaylara vereceği hüküm yorumdur ve yorumlar büyük ölçüde değişebilir. Tarihsel olan da işte bu yorumlardır, dinin esası değildir. Bu yorumlarda, yani dinin değişebilenlerinde aranan meşruiyet ölçüsü, bunların dinin asıllarının çizdiği çerçeveyi aşmaması, onlara zıt bir hüküm ortaya koymamasıdır. Böyle olmayı hedefleyen ve usulüne göre yapılan her yorum da dinin içinde sayılır.
Buna göre eğer dinin asıllarında, yani Kuranıkerim’de ve Resulüllah’ın onu açıklaması olan sünnetinde müzik için yoruma ihtiyaç duyulmayacak kadar açık hükümler olsaydı zaten hiçbir âlim bu konuda farklı şeyler söyleyemezdi. Çok farklı düşünenler bulunduğuna göre meselenin her çeşidinin kesin ve nihai hükmünü bildiren naslar da yok demektir. Bir defa Kuranıkerim’de müziği konu alıp onun doğrudan hükmünü veren bir ayeti kerime yoktur. Müziğin haram olduğuna Kuranıkerim’den delil getirenler bunu yorumla yaparlar ve yorumlarına mesnet olarak en nihayet şu ayetleri zikrederler:
Şeytan lanetlenince Allah’a dedi ki: ‘O benden üstün kıldığın Âdem var ya, ben onun zürriyetini yoldan çıkaracağım’.
Allah da şöyle buyurdu:
‘Hadi, hangilerine gücün yetiyorsa, yapabileceğin ne varsa yap, onları sesinle kışkırt… (İsra 64)’. Bu ayette sözü edilen ‘şeytanın sesi’ bazılarınca müzik diye anlaşılmıştır. Oysa aldatan ve yoldan çıkaran her ses şeytani bir sestir. Bu bir nutuk da bir müzik de olabilir. Ama yoldan çıkarmayan hiçbir ses böyle değildir.