Faruk Başer Yeni Şafak Gazetesi

Yaşlılar yaşlandı, gençler bu kaostan nasıl kurtulacak?

Tarihimizin en karmaşık din anlayışının yaşandığı bir kesitinde bulunuyoruz. Çünkü düşüncelerimizin doğru olup olmadığını test edebileceğimiz ne sağlam bir İslam toplumu, ne...

01 Şubat 2019 | 461 okunma

Tarihimizin en karmaşık din anlayışının yaşandığı bir kesitinde bulunuyoruz. Çünkü düşüncelerimizin doğru olup olmadığını test edebileceğimiz ne sağlam bir İslam toplumu, ne her yerde görebileceğimiz yeter sayıda örnek âlimler ve örnek yaşayışlar, ne de sağlam bir geleneğimiz var. Bu sonucu öncelikle Müslümanlar hatalarıyla kendileri hazırladılar. Sonra da geriye kalan bütün bağlar devrimlerle birlikte koparılıp atıldı. Her şey gittikten sonra biz de her şeyi yeniden aramaya başladık. Koca bir İslam medeniyetinin enkazında bize ait olan ve olmayan parçaları bulup ayıklamaya çalışıyoruz. Herkes bu enkazdan eline geçirdiği parçayı İslam budur diyerek diğerlerini reddediyor. Sadece reddetmiyor, onlara düşman kesiliyor, enerjisini onları imha etmek için tüketiyor.

Çok net gördüğüm bir hususu sürekli tekrarlarım; Müslümanlar tarihte hep parçalanıp birbirlerine düştükleri için mağlup olmuşlardır. Şimdi kurtulmaya çalıştığımız bu dönemde bile daha enkazın altından çıkmadan kavga etmeye başladık. Bu durum elbette hayra alamet değil.

Tesellimiz şudur; büyük açılımları sağlayacak büyük mütefekkirler hep böyle bunalımlı ortamların ardından çıkmıştır. Yunan felsefesinin ve bizim Mutezilemizin Müslümanların konforunu sarsıp kafalarını karıştırmasından sonra ortaya çıkan, Eşarî, Matüridi ve arkasından Maverdi, İbn Hazm, Cüveyni ve Gazali gibi cins kafalar. Haçlı Seferlerinin İslam dünyasına mağlubiyeti tattırmasından sonra ortaya çıkan Razi, Salahattin Eyyubi gibi ulaşılması zor zirveler, Moğol istilasından sonra ortaya çıkan İbn Teymiye, İbn Kayyim, İbn Haldun, Şatıbî gibi mütefekkir âlimler hep böyle sarsıntılı zamanların ürünüdürler. Bugünkü bu karmaşanın da ürünlerini vereceği muhakkaktır. Tarihten ders almamız ve aklımızı başımıza toplamamız bunu hızlandırabilir.

Görebildiğim kadarıyla bugün Müslüman ‘aydının’ ötekini eleştirebilecek yeterli donanımı henüz yok. Bu sebeple öteki haline getirip vurabileceği kesim yine Müslümanlar kalıyor. Bu konuda o kadar çok malzeme var ki, başka bir öteki aramaya gerek bile kalmıyor. Her gün yeni fikirler, yeni İslam anlayışları, ideoloji anlamında yeni mezhepler ortaya çıkıyor. Bunların benzerleri tarihte

fırak-ı dâllenin en aşırısı sayılıp, artık tekrar dirilmez diye çöpe atılmış, ama bunlar onlardan daha da aşırı.

Şimdi böyle bir vasatta, medyanın da körüklemesiyle bu fitne büyüyor ve yaygınlaşıyor. En uç ya da en zararlı diyebileceğiniz düşünceler ve bu düşünceleri üretenler iki şekilde reklam ediliyor. Birincisi, Müslümanlar arasındaki bu cebelleşmenin onları kendi içlerinde bitireceğini keşfeden ‘ötekilerin’ körüklemesi, Müslümanları horoz dövüştürür gibi birbirilerine karşı kışkırtması. İkincisi de, öyle ya da böyle ortaya çıkan bozuk görüşlere karşı dindarlar tarafından gösterilen cılız, yetersiz, düşünceden ve ilmîlikten uzak, daha çok hakarete, suçlamaya ve karalamaya dayalı tepkiler. Böyle tepkiler yanlış yolda olduğu düşünülen kişi ya da görüşün yanlışlığını ortaya koymaktan çok, onu reklam edip büyütüyor ve daha büyük kitleler tarafından kabulünü sağlıyor. Çünkü insanlar bu kavgaları kendilerindeki bir bilgiye dayalı olarak, akıl terazisi ile değil, maç izler gibi izliyor ve bazen nedenini bile fark edemediği psikolojik dürtülerle bir tarafı tutup diğerini atıyor. ‘Öldürmeyen her darbe güçlendirir’ sözü unutulmamalı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 289 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 293 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 362 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 821 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 358 Okunma