Hürriyet’in Fenerbahçe muhabiri Ahmet Ercanlar, 19 Ağustos’ta Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile ilgili bir tweet paylaştı:
“Bu adam bu ülke sporunun şansı. Koruyup kollayalım. Pamuklara
saralım. Kötü skorlar olabilir, hatalar olabilir. Fenerbahçeliler
önce liderlerinin etrafında toplanmalı, sonra da onun kararlarına
saygı duyup kenetlenmeli. Sonunda Fenerbahçe kazanacak.”
Ahmet Akpınar adlı okur, bana gönderdiği e-postada Ercanlar’ın bu
paylaşımını eleştirirken, özetle şu soruları yöneltti:
“Bundan sonra Fenerbahçe aleyhinde bir gelişme olursa Ahmet
Ercanlar bunu haberleştirmeyecek mi? Ali Koç aleyhine olan bir
durumu ‘koruyup kollamak’ maksadıyla saklayacak mı?
Ahmet Ercanlar gazeteci mi Ali Koç destekçisi mi? İkisi bir arada
olabilir mi sizce? Koskoca Hürriyet’in muhabirinin kendisini bir
kulüp başkanına bu kadar gönülden bağlaması gazetecilik ilkeleriyle
ne kadar uyumlu, sormak isterim.” Okurun dikkat çektiği nokta
önemli. Türkiye’de futbol gazeteciliği diğer alanlardan epeyce
farklı biçimde icra ediliyor. Futbol takımlarını izleyen
gazeteciler arasında izlediği takımın taraftarı olmak moda haline
geldi, olağanlaştı. Okur temsilcisi olarak temas-mesafe kuralına
uymayan bu ilişki biçiminin gazetecilik açısından doğru olduğu
kanısında değilim. Taraftar gazetecinin nesnel haber ve analiz
kaleme alması zor, hatta imkânsız.
Ahmet Ercanlar’ın bu paylaşımı ise taraftarlıktan da öte bir
gazeteci olarak izlediği takımla, hatta takımın yönetimi ile
bütünleştiğini gösteriyor. Elbette bu da Ali Koç yönetimine ve
takıma karşı objektifliğini etkileyecek bir unsur.
Düşünün, AKP ya da CHP’yi izleyen Hürriyet muhabirleri böyle bir
tweet atsaydı nasıl karşılanırdı? O muhabirlerin izlediği partiyle
ilgili haber ve analizleri ne denli objektif olabilirdi?
YARGI KARARI VARSA