Faruk Çakır Yeni Asya Gazetesi

70 yıllık DP çınarı

Pek çok konuda olduğu gibi siyasette de devamlılık asıldır. Türkiye’deki siyasî partilerin uzun ömürlü olmaması ya da olamaması da bir problemdir. Partilerin niçin uzun ömürlü olmadığı...

08 Ocak 2016 | 139 okunma

Pek çok konuda olduğu gibi siyasette de devamlılık asıldır. Türkiye’deki siyasî partilerin uzun ömürlü olmaması ya da olamaması da bir problemdir.

Partilerin niçin uzun ömürlü olmadığı sorulduğunda karşımıza askerî darbeler, muhtıralar ve müdahaleler çıkar. Çünkü darbeler, doğrudan siyasete vurulmuş ve ekseriyetle partiler kapatılmıştır.

Avrupa’daki bazı firmaların 300 yaşında olduğunu biliyoruz. Türkiye’de kurulan ve 100 yaşına ulaşan firma sayısı sınırlıdır. Sebebi, pek çok konuda istikrar olmayışıdır. 

Ekonomide olduğu gibi siyasî hayatımız da maalesef arzu edilen istikrara kavuşamamıştır. Yakın tarihimiz, kurulup sonunda kapısına kilit vuran partilerle doludur. Partilerin devam etmemesini sadece dış müdahalelere bağlamak elbette doğru değildir. Nihayetinde milletle kaynaşmış partiler kanunen kapatılsa bile başka isimlerle de olsa hayatiyetini devam ettirebilir.

Türkiye’nin en ‘eski’ partilerinden biri de Demokrat Parti’dir. DP, 7 Ocak 1946 yılında kurulmuş ve kuruluşundan sonra yapılan ilk serbest ve hür seçimde (14 Mayıs 1950) tek başına iktidara gelmiştir. Kuruluşunun 70’inci yılını kutlayan DP, aynı zamanda merhum Adnan Menderes ile anılır. “İslâm kahramanı” ünvanıyla hatırlanan Menderes’in ve DP’nin Türkiye’yi idare ettiği 10 yıl boyunca yaptığı hizmetler unutturulmak istense de unutturulamamıştır. Gençlerin o gün yaşananlardan yeterince haberi olmayabilir, ama o günleri yaşayanlar nezdinde o hizmetlerin unutulması mümkün değildir. Hizmetler sadece ekonomi ile de sınırlı değildir. Asıl hizmet, insanların inançlarına vurulan kilidin açılmasıdır. DP’nin ve merhum Başbakan Adnan Menderes’in hiç unutulmayan hizmetlerinden biri de ‘tek parti’ devrinde 18 yıl boyunca devam eden bir yasağı sona erdirmek olmuştur. Tek Parti/CHP döneminde Ezan-ı Muhammediyi aslıyla okumak yasaktı. “Allah-u Ekber” diyerek ezan okuyan hukukî takibata maruz kalırdı. DP, iktidara geldiğinde ilk iş olarak bu yasağı sona erdirmişti. Bilmiyorum, 1950 yılında atılan bu adımın bugünkü karşılığı ne olabilir? Düşünün ki, ‘ikinci adam’ hayatta ve bürokrasi de Menderes ve arkadaşlarının karşısında. Buna rağmen ezana serbestiyet tanınmış...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
27 Mayıs hatırası 27 Mayıs 2018 | 153 Okunma Önce aile, hemen eğitim 13 Mayıs 2018 | 131 Okunma Filistin’e sanatla destek 06 Mayıs 2018 | 110 Okunma Türkiye’nin asıl ihtiyacı nedir? 29 Nisan 2018 | 77 Okunma Madem öyle niçin böyle? 22 Nisan 2018 | 119 Okunma