Siyasî iktidarın “teröristleri tasfiye ediyoruz” diye attığı pek çok adımın cemiyet hayatında derin yaralar açtığı, ciddî yanlışlara sebep olduğu iktidarı destekleyenlerce de itiraf ve ifade ediliyor.
Örnek olması bakımından uzunca sayılabilecek bir iktibas yapmak gerekecek. Star gazetesinde yer alan bir yazıda şöyle denilmiş:
“MİT’te açılan dosyada [yer alan bir bir cümle] (...) şöyle tamamlanıyor: “FG ile akrabalığı var...... Ama belgelenemiyor.”
Hem akrabalığı olup hem de belgelenememesi nasıl bir şey ise... Bu kişiyi 1987’den beri tanıyorum. Üniversitede okuduğundan beri. Halen bir bakanlıkta vekâleten müsteşar yardımcılığı yapıyor. (...)
O kişi ile ilgili bu MİT bilgisi nasıl gündeme geldi, derseniz, vekâleten müsteşar yardımcılığının asalete geçmesi lazım ve bunun için de güvenlik soruşturması gerekiyor. İşte o güvenlik soruşturması çerçevesinde MİT’teki o not gün yüzüne çıkıyor. O not güvenlik soruşturmasını etkileyecek olsa, söz konusu kişi ile ilgili bütün duyguları zehirlemeye yeter de artar bile. (...) Bu bilgi bu kadar saçma olduğuna göre, MİT’te açılan dosyalardaki diğer bilgiler ne kadar güvenliklidir? (...)
Bizzat şahit olduğum bir olay. Bir tıb doçenti. Teyzesi vefat etmiş ve üniversite hastanesi morgunda. Morgdan alınacak, gasledilecek ve defnedilecek. Tam o saatlere üniversite yönetimi tarafından “mülâkat - soruşturma” dâveti yapılmış. “Teyzem vefat etti, defnedip sonra geleyim” diyor, ama aldığı cevap şu oluyor: “Gelmediğiniz takdirde suçlamaları kabul etmiş sayılırsınız.” Söz konusu doçent mülâkata gitti, sonra gözaltına alındı ve savcılıktan serbest bırakıldı. (...)
“Kime güveneceksiniz?”den herkese her türlü suçlama yöneltilebilir noktasına gelmek ve buradan da güvensizliğin daha da derinleşeceği bir alana savrulmak mümkün. Buradan varılacak olan şey ise, çok geniş bir gayrı memnunlar zümresinin oluşmasıdır. (...) Son söz: Darbeyi haber alamayan MİT’in kşilere ilişkin dosyaları tek kaynak olursa yandı gülüm keten helva demektir. (Ahmet Taşgetiren, 24 Ağustos 2016)