Her siyasî parti, yapacaklarını vaat ederek milletten destek ister.
Aynı şekilde hükümetler de, iktidarda bulundukları süre zarfından yapmak istedikleri bir program olarak ortaya koyar. Elbette bu vaatlerin tamamının yerine getirilmesini beklemek mümkün değil. Ekseriyetle ‘evdeki hesap çarşıya uymaz’ ve vaatlerin ancak bir kısmı yerine getirilebilir.
Bu vaatler arasında bazıları var ki, gecikmesinde hem Türkiye’nin hem de siyasî partilerin kaybı var. Parti ve siyasetçi ayırımı yapmadan rahatlıkla söyleyebiliriz ki, son 30 yılın en önemli vaadi, 12 Eylül 1980 darbecilerinin milletin başına sardığı 1982 anayasasını değiştirme sözüdür. Gerek muhalefet ve gerekse iktidar partileri bu konuda millete sürekli söz verdiler. Ve söz verenler bir şekilde ya iktidar oldu ya da iktidar ortağı olabildi. Ne var ki muhalefetteyken verilen sözler unutulduğu gibi, iktidarda verilen sözler de yerine getirilemedi. Bunun da yüzden fazla sebebi olabilir, ama millet haklı olarak verilen sözlerin tutulmasını ister.
İktidar ya da muhalefet partileri, “1982 anayasasının pek çok maddesi değişti. Bununla devam edelim” diyemez. Doğrudur, 1982 darbe anayasasının pek çok maddesi değişti, ama ruhu değişmedi. Değişmediği sürece de, Türkiye’nin daha hür ve daha adil bir ülke olması mümkün değil.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da “64’üncü Hükümet”in 2016 yılı “Eylem Planı”nı açıkladı. “1 pakette 216 müjde” diye duyurulan (Sabah, 11 Aralık 2015) pakette vaatler sıralanmış. Vaatlerin yerine getirilmesini arzu ederiz, ancak ‘vaat takvimi’nin tutturulması kolay görünmüyor. Sebebi şu: Daha, 2002 yılında ilân edilen “Acil Eylem Planı”ndaki bazı vaatler bile tam olarak yerine getirilebilmiş değil. 2002’deki “Acil Eylem Planı”nda vaat edilenler arasında şunlar da var: TBMM adına denetim yapan Sayıştay’ın denetim yetkisinin kapsamı, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Üst Kurullar dahil olmak üzere bütün kamu kurum ve kuruluşların hesaplarını içine alacak şekilde genişletilecek.