Muvaffakiyetler, başarılar ekiplere, şahıslara, ‘er’lere verilir. Mağlûbiyetlerin sorumlusu ise liderler, komutanlar ve ‘müdür’ olur ve olmalı. Tersini yapmak, yani başarıları liderlere, başkanlara hediye etmek ekibin, ‘er’lerin, milletin hakkını gasp etmek anlamına gelir.
Ülkemizde bu prensibin umumiyetle unutulduğunu söyleyebiliriz. Bir yerde başarı varsa onu liderlere vermek ve başarısızlık olduğunda da ekibe, millete, ekseriyete dağıtmak kötü bir adet haline gelmiş ve öyle de yerleşmiş. Türkiye’nin mevcut halinde de maddî ve manevî sıkıntılar yaşanıyor. Sıkıntılar dile getirilip en üst mevki ve makamlarda olanlar sorumlu tutulunca taraftarları hemen itiraz ediyor: “Filan ilçede, filan köyde, filan okulda, filan devlet dairesinde bir yanlışlık, bir hata varsa Ankara’nın nereden haberi olsun ki!”