Eylül başlarında Muğla’nın Bodrum İlçesinde kıyıya vuran
Suriyeli Aylan Kurdi bebeğin cesedi, hem Suriye’deki savaşa hem de
mültecilere, muhacirlere bakışı kökten değiştirdi ve değiştirmek
üzere.
O günlerde de ifade edildiği üzere, “Aylan süreci” başladı ve devam
ediyor.
“Aylan bebek süreci”nde mültecilere insan muamelesi yapmak var. Onları yok saymak, “Geldikleri gibi ülkelerine dönsünler, ölürlerse ölsünler; rahatımızı kaçırmasınlar” demek de yok. Sivil tepki, yani insaniyet harekete geçince, ‘savaş baronları’ bile yola gelmek mecburiyetinde kalıyor, şürür...
Suriyeli mülteciler ülkelerine terk etmek mecburiyetinde bırakıldığında, çarenin Suriye’deki savaşı durdurup, her insanı doğduğu yerde mutlu edecek bir sistemin kurulması gerektiği ‘ortak aklın tavsiyesi’ olarak gündeme gelmişti. Çünkü, Suriye ya da herhangi başka bir ülkede doğan insanın huzurlu ve mutlu olamadığı bir dünyada, Moskova’daki insan da, New York’taki insan da, Kanada’daki insan da mutlu olamazdı. İnsaniyet ortak nortası sebebiyle hiç kimse “Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölürse ölsü, bana ne” diyemez ve diyemezdi.