Barla, Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı, Eğirdir gölü
kıyısında iki bin civarında insanın yaşadığı bir köy. Ancak
Barla’yı ‘Barla’ yapan, Risale-i Nur’un bu küçük köyde neşredilmeye
başlanmış olmasıdır.
Bu husus, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatını anlatan
“Tarihçe-i Hayat”ında şu şekilde özetlenmiş: “Barla, ehl-i imanın
manevî imdadına gönderilen, Risâle-i Nur külliyatının telif
edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin,
hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli dalâlet ve dinsizlik
cereyanına karşı, Kur’ân’dan gelen bir hidayet güneşinin tulû
ettiği beldedir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 240)
Bir vesile ile ansızın Isparta’ya gidip ‘Nur menzilleri’ olan Barla ve Çam Dağı’nı yeniden ziyaret etmek nasip oldu. Isparta ve havalisine ilk gidişimiz, “Isparta mevlidi” vesilesiyle lise yıllarında (1989) nasip olmuştu. Daha sonra, Risale-i Nuru yeni tanıyan bazı komşu ve arkadaşlarımızın arzusu üzerine 2000 yılı öncesinde bir ziyaretimiz daha olmuştu. Aradan geçen yıllar boyunca, pek çok defa niyet ettiysek de çeşitli maniler sonunda bu ziyareti gerçekleştirmek mümkün olmamıştı. Yine bir ‘Risale-i Nurla yeni tanışan’ dostumuzun arzusuyla bu mekânları ziyaret etmek nasip oldu.
Doğrudan Çam Dağı’na çıkmak niyetiyle İstanbul’dan yola çıktığımızda vakit gece yarısını geçmişti. Afyon ve Senirkent istikametinden Barla’ya doğru yaklaştık ve 15 Nisan 2016 Cuma sabahın ilk saatlerinde Çam Dağı yol ayrımına ulaştık. Kahvaltı malzemelerimizi yanımıza aldığımız halde, çay bardağı almayı unutmuştuk. Barla’ya doğru yaklaşırken Eğirdir gölü kıyısındaki bir köye saptık ve bakkal aradık. Karşılaştığımız bir amcaya, “Burada bakkal var mı?” diye sorduk. Olmadığını ve ne istediğimiz sordu. Biz de Çam Dağına çıkacağızı ve yanımızda bardak olmadığını söyledik. Hemen eve gitti ve bardak, bir miktar peynir ve tandır ekmeğiyle geldi. Para teklifini de geri çevirerek doğrusu bizi mahcup etti. Biz de “Demek mi burada rızkımız varmış” diyerek ikramı alıp teşekkür ettik ve Çağ Dağı’na doğru tırmandık.