Adana’nın Aladağ ilçesindeki bir öğrenci yurdunda meydana gelen
ve 11’i öğrenci, 1’i de yurt görevlisi olmak üzere 12 kişinin
ölümüne sebep olan facia, Türkiye’nin başka konularda da facialar
yaşadığını gösterdi.
Bu vesile ile vefat edenlere bir defa daha Allah’dan rahmet
dilerken yaralılara acil şifalar diliyor ve yakınlarına da sabırlar
temenni ediyoruz. Yurt yangını sonrası başta yangın merdivenleri
olmak üzere kural ve kaidelere uymadığımız ortaya çıktı. Her zaman
ifade etmeye çalıştığımız üzere mümkün olan her türlü konuda, her
zaman, hür türlü tedbiri almak hepimizin vazifesi. Birilerini
suçlayarak bu kısır döngüden çıkamayız.
Yurt faciası esnasında şehit olan öğrencilerin cenazelerinin köye götürülmesi esnasında başka bir faciayı daha millet gördü. Aladağ’ın Köprücük Köyü yolu o kadar kötüydü ki cenaze arabaları çamura saplandı ve arabalar ancak itilmek suretiyle köye ulaşabildi. Gazetelerde yer alan haberlere göre yolda sadece ‘arazili’ yani 4 çekerli arabalara müsaade edilmiş. Elbette köy yollarının şehir yolları gibi olması beklenemez, ama cenaze taşıyan bir minibüsün gidemediği yola da yol denir mi?
Tabiî ki bahse konu olan köy yolu baştan sona çamur içinde değil. Yaklaşık 2 kilometrelik yol bu şekildeymiş. Peki, yüz metre bile olsa bir yol arabalara geçit vermiyorsa orada ciddî bir problem olduğu akla gelmez mi?
Türkiye’de geçit vermeyen tek yol elbette bu köy yolu değil. Ancak böyle yolların olduğunu ancak yaşanan felâketlerden sonra öğreniyoruz. Bir köy yolu geçit vermiyorsa oraların vekilleri, valileri, kaymakamları ya da diğer yetkilileri sorumlu olmaz mı? Diyelim ki cenaze günü o yol açıldı, ya sonraki günler? Böyle bir ihmal kabul edilebilir mi?