Kurum kültürünün dizayn edilmesi alanında araştırma ve danışmanlık hizmetleri sunan ‘Great Place to Work’ şirketi, “2016 Türkiye”nin en iyi işverenleri listesini düzenlenen bir törende açıklamış. Törendeki konuşmasında sonuçları yorumlayan Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Türkiye’de yöneticilerin üçte biri çalışanların şirketleri için kişisel fedakârlıkta bulunmalarını bekliyor. Çalışanlar ise, kendilerinin sadece ‘iş gücü’ olarak değil, ‘insan’ olarak görüldüğü, yetkin yöneticilerin kendilerine etik kurallara uygun ve pozisyonlarına bakılmaksızın eşit davrandığı, duygusal ve psikolojik olarak sağlıklı bir çalışma ortamı istiyor” diye konuşmuş. “2016’nın en iyi işverenleri” listesine girenler, çalışanlarına sadece ‘en çok maddî imkân sağlayanlar’ değil. Nisbeten ‘daha az imkân’ sunduğu halde, ‘hakkaniyetli’ davrandığı için listeye girenler de olmuş. Analiz edilen beş ana unsur içerisinde, şirketlerin beklentileri karşılamakta en zayıf kaldığı alan ‘hakkaniyet’, en başarılı olduğu alan ise ‘gurur’ olarak belirlenmiş. Tabiî ki, iş dünyasında ‘hakkaniyet’in dikkate alınmaması ‘hastalık’ olarak her yere sirayet ediyor. Hak, hukuk ve adalet noktasındaki sıkıntılar da bunun bir göstergesi değil mi? Çalışanların sadece ‘iş gücü’ olarak değil de, ‘insan’ olarak görülme arzusu; ‘esir’likten sonra ‘ecir’lik (ücretlilik) devrinin de geride kalacağına işaret eder. Hatırlanacağı üzere Bediüzzaman bu meseleyi izah ederken şöyle der: “Devletler, milletler muharebesi, tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevkî ediyor. Zîra, beşer esir olmak istemediği gibi, ecir olmak da istemez.” (Tarihçe-i Hayat, s. 118)