Türkiye’yi idare edenlerin tavsiye ve teşviklerine uyarak büyük
çoğunluk köyden şehre göç etti.
Yıllar süren bu plansız göç, neticede şehirleri de yaşanmaz hale
getirdi. En sonunda hepimiz şehirlerdeki hayat şartlarından şikâyet
etmeye başladık.
Şehir hayatındaki şikâyetlerin başında trafik yoğunluğu geliyor. Toplu taşıma ile de olsa, özel vasıtalarla da olsa bir yerden bir yere gitmek işkence halini almış. En büyük sıkıntı, en kalabalık şehir olan İstanbul’da yaşanıyor. Hadiseye idareciler penceresinden bakıldığında, “Bunca yol yaptık, otobüsleri yeniledik. Trafik normale dönmeliydi” diyebilirler. Ancak netice ortada: Özel ya da toplu vasıtalarla işe gidip gelmek insanları ‘iş’ten daha fazla yoruyor.
Geçen gün bir ziyaret maksadıyla yola çıkınca, otobüse ancak orta kapıdan binebildik. Otobüs tıka basa doluydu. Böyle durumlarda en çok sıkıntıyı hanımlar çekiyor. Anlatılmaz derecede can sıkan bu tabloyu “Otobüs ve metrobüsler; ilmen, dinen, fıkhen binilmeyecek derecede yoğun.