Güzel sloganlarımız var, ama sıra uygulamaya gelince sınıfta kalıyoruz.
Eğitimin ömür boyu devam eden bir faaliyet olduğunu bilmeyen yok. Peki, bunu hayata geçirebiliyor muyuz?
Eğitim elbette sadece Millî Eğitim Bakanlığı’na bırakılacak bir konu değil. Ya da her türlü çalışmayı MEB’den bekleyecek değiliz. Onlar okullar vasıtasıyla eğitim hizmeti vermeye çalışırken, başkaları da elinde bulunduğu her türlü imkânla bu seferberliğine destek olmalı. Sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, icabında partiler... Herkes ve hepimiz eğitimin hizmetine bir taraftan destek olmak durumundayız. Bunu yapamadığımız sürece eğitim sisteminin düzelmesini beklemek hayal olur.
Elbette eğitim sisteminin eksiğini gediğini konuşmak ve tartışmak da gerekir. Eğitim noktasında başarılı olan ülkeleri ve sistemleri örnek almak da gerekir. Eğitim sistemi ‘iyi’ kabul gören 10 ülke arasında şunlar var: Kanada, Finlandiya, Japonya, Güney Kore, Polonya, Singapur, Estonya, Hong Kong, Şangay-Çin ve Tayvan.
ABD merkezli “The Center on International Education Benchmarking” (www.ncee.org) adlı kuruluşun eğitim raporunda kaliteli eğitim için önemli tavsiyeler yer alıyor. Rapordaki bazı tavsiyeleri aktarmakta fayda var:
*Eğitim sistemleri ve başarıları ile göz dolduran ülkeler, daha önce sadece elit öğrencilerin sahip olduğu standartların genele yayılmasının, yüksek kalitede öğretmenler olmadan başarılamayacağını bilir. Özellikle Güney Kore ve Finlandiya’da öğretmen yetiştirme programları son derece seçici. Başvurularda kabul oranı yüzde 10-15 arasında değişiyor. Öğretmen yetiştirme programına alınacak adayları titiz ve kapsamlı bir seçim süreci bekliyor. Bütün bu seçim sürecinde görüşmeleri uzman eğitimciler yapıyor. Öğretmenler mesleğe atıldıkları ilk birkaç yılda uzman/ tecrübeli bir öğretmenin yanında staj yapıyor. Mesleğe hazırlanması için yeni öğretmenlere süre tanınıyor.