Uzun yıllar kanunsuz ve keyfi bir şekilde uygulanan başörtüsü
yasağının millet vicdanında açtığı yaraları saymakla
bitiremeyiz.
“İki iki daha dört” ettiği halde, yasakçılar bunu inkâr etti.
Hukukun üstün olduğu hiçbir ülkede uygulanmayan bu keyfi yasak,
şükür ki son yıllarda sona erdi. Olması gereken buydu. Yanlış olan
ise yasağın keyfi bir şekilde devam ettirilmesiydi.
Ortaöğretimde okuyan öğrencilerin de istemeleri halinde başörtüsü takma hakkına itiraz edenler olmuştu. Onlara göre bu uygulama, başörtüsü takmayanlara ‘baskı’ anlamına gelirdi. Tabiî bu iddialar yıllardan beri değişik kademelerde dile getiriliyor.
Bu husustaki itirazı değerlendiren Danıştay 8. Dairesi, ortaöğretimdeki başörtüsü serbestiyetini iptal isteğini hukuka aykırı bulmuş, isteği reddetmiş ve isteyen öğrencinin başını örtmesini ‘insan ve inanç hakkı’ kabul etmiş. Danıştay 8. Dairesinin ilgili karar hakkındakı gerekçesi çok uzun, çok önemli ve örnek bir karar. İnşallah bundan sonraki hukukî safhalarda aksi bir kararı ortaya çıkmaz, temennimiz bu.
Danıştay 8. Dairesi, ortaöğretimde başörtüsü serbestisi getiren Millî Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinin ilgili hükmünün iptal istemini oy birliğiyle reddederken, gerekçede Anayasa’nın 2, 5, 12, 13, 14, 24 ve 42. maddelerine yer verilmiş. Bu durum, şu anlama da gelir: Bazen ‘kötü’ kanun maddeleri bile ‘iyi’ kararlara istinad noktası olabilir!
İlân edildiği günden itibaren 1982 anayasasına itiraz ediliyor ve ediyoruz. Ancak, makul yorumlarla ‘iyi’ kararlar vermek de mümkün. Danıştay’ın son kararı buna güzel bir örnek.
Gerekçede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “düşünce ve vicdan özgürlüğü” başlıklı 9. maddesine ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18. maddesine de atıfta bulunulmuş.
Gerekçede hatırlatılan bir nokta da, kız öğrencilerden isteyenlerin başörtüsü takarak, isteyenlerin de başı açık olarak okula gidebileceği meselesidir. Yani, başı açık olarak okula gidene ‘yasak’ isteyen yok.
Yasakçıların uzun yıllar yanlış yorumladığı bir konu da ‘laklik’ meselesidir. Onlara göre laiklik, başörtüsü yasağına izin verir. Tam aksine! Laiklik, din özgürlüğünü engelleyen bir madde olarak yorumlanamaz, yorumlanmamalı.