Darbeler tarihinde ayrı bir yeri olan 12 Eylül 1980 darbesine
imza atan generallerden Kenan Evren de son nefesini vererek
öldü.
Her darbe kötüdür, ama 12 Eylül darbesinin kötülükleri ve tesirleri
daha fazla. Çünkü 12 Eylül, kendisinden önceki darbelerden ders
almış ve münafıkane iş görmeye çalışmıştır.
12 Eylül darbesini, bir lise öğrencisi olarak yaşadık. Darbenin öncesine de, sonrasına da belli ölçülerde şahit olduk. Bu darbeye imza atanların en büyük savunması, ülkenin kan denizine dönmüş olduğu yolundaki iddiaydı. Elbette 12 Eylül’e bir günde gelinmedi. Sonraki yıllarda çok daha iyi anlaşıldığı üzere, Türkiye’de darbe için zemin hazırlanmıştır. Bugün bile şu can alıcı sorunun tatmin edici cevabı verilememiştir: “11 Eylül’de akan kan, ne oldu da 12 Eylül’de bıcak gibi kesildi?”
Ülkenin darbe zeminine sürüklenmemesi mümkündü. Evet, ortada bir anarşi vardı, ama istense önlenebilirdi. Elinde silâh tutanlara her türlü maddî ve manevî imkân sunulmuş, ancak bu imkânlar anarşiyi önlemek için kullanılmamıştı. Yani, 11 Eylül’de olmayan yeni bir imkân, yeni bir silâh, yeni bir ‘yetki’ 12 Eylül’de var olmadı...