Askerî darbelerin en büyük zararı netice itibarıyla millete ve
memleketedir. Elbette siyasetçiler ve yöneticiler de darbelerden
zarar görür, ama o zararlar da milletin ve memleketin gördüğü
zararlara ilâve edilmelidir.
Gerek 27 Mayıs 1960 ve gerekse 12 Eylül 1980’deki darbeler siyaseti
ve siyasetçiyi de biçmiş olması bakımında ayrıca dikkat
çekicidir.
Antik Yunan oyun yazarı Eshilos’a (Aiskhylos) ve tarihe mal olmuş bir tesbit vardır ve şöyledir: ‘’Savaşın ilk zayiatı gerçeklerdir.’’
Yani savaşta önce gerçekler ölür. Gerçekler ölünce de doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak iyice zorlaşır.
Benzer bir tesbiti darbeler için de yapabiliriz. Darbelerde en önce gerçekler, hakikat, doğru ölür. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra yaşananlara bakınca gerçeklerin öldüğünü bir defa daha görmek mümkün. Hemen her saat farklı bir isim darbenin öncüsü olarak ilân edildi. Aynı şekilde sanal âlemde de birbirini nakzeden, yalanlayan tesbitler, iddialar, haberler yer aldı.
Millete ve memlekete çok büyük maddî ve manevî zararlar veren ve verecek olan bu hadise muhtemelen önümüzdeki aylarda ve yıllarda da çok tartışılacak. Hadisenin açıklığa kavuşturulması gereken pek çok yönü bulunuyor.