Türkiye’nin kalıcı dertlerinden biri de demokrasiyi tam olarak
yerleştirememesidir. Demokrasi tam olarak yerleşmiş ve devlet
sistemine dahil edilmiş olsaydı ortalama her 10 yılda bir darbeyle
karşı karşıya kalmazdık.
15 Temmuz’da da çirkin bir darbeyle karşı karşıya kalındı ve bu
durum Türkiye’nin ümitlerini kırdı ya da kırmaya çalıştı.
Ümizsizlik aşılayan gelişmeler olsa da ümitvar olmaya devam etmek
en doğrusu.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri hayatı boyunca ümitsizliğe karşı
itiraz etmiş ve herkesi ümitvar olmaya çağırmıştır. Hatta bu
noktadaki ısrarları karşısında “İfrat ediyorsun, hayâli hakîkat
gösteriyorsun. Bizi de techîl ile tahkir ediyorsun. Zaman
âhirzamandır, gittikçe daha fenâlaşacak” diye sorulduğunda şöyle
cevap vermiştir: “Neden? Dünya herkese terakkî dünyası olsun da,
yalnız bizim için tedennî dünyası olsun, öyle mi? İşte, ben de
sizinle konuşmayacağım, şu tarafa dönüyorum, müstakbeldeki
insanlarla konuşacağım.” (Münazarat, sayfa 87)
Evet, “Neden? Dünya herkese terakkî dünyası olsun da, yalnız bizim
için tedennî dünyası olsun?” sorusu çok önemli ve bütün
ümitsizlikleri ortadan kaldırmaya yetiyor.