Doğu ve Güneydoğu’dan gelen haberler ‘derd’imizin tahminlerden daha büyük olduğunu ortaya koyuyor. Öyle bir dert ki, neredeyse bir asra yaklaşmış ve biz bu derde kalıcı çare bulabilmiş değiliz. Elbette dert ne kadar büyük olursa olsun, bir çaresi vardır ve aslında bu çare de biliniyor. Ne hikmetse doğru çarelere müracat etmeyi hep erteleyip, öteliyoruz. Yaşanan hadiseleri sadece şehit sayısı üzerinden takip etmek yetmez. Mümkün olan en kısa zamanda şehit sayılarını sona erdirecek, terörü kesin olarak bitirecek çarelerin bulunması gerekir. Bu, elbette kolay değil ama imkânsız da değil. Kalıcı çare bulabilimek için, gerçekte nelerin yaşandığını bilmek icap eder. Mesela, bir habere göre Şırnak’ta 14 Mart 2016 tarihinde uygulanan sokağa çıkma yasağıyla birlikte başlayan hadiseler sonrasında şehri terk etmek durumunda kalan 2 bin kişi, Cizre ilçesi yolu üzerindeki Cudi Dağı eteklerinde bulunan İkizce Bölgesi’nde ağaçlardan yaptıkları çardaklarda barınıyormuş. Şırnaklılar, çocuklarının okula gidemediğini belirtip, çatışmaların bitmesini istediklerini ifade etmişler.