Hem dünyanın hem de Türkiye’nin halletmesi gereken dertlerinden
biri de israftır.
İsraf önlenebilse fakirliği yenmek çok daha kolay olacak. Başka
dertlerin olduğu gibi bu derdin de çaresi vardır. Har vurup harman
savurma alışkanlığından vazgeçmeliyiz. ‘Damlaya damlaya göl olur’
prensibini hatırda tutacağız ve israfın ‘haram’ olduğunu da
unutmayacağız.
Şahısların israfı bir derece kendilerini ilgilendirdiği halde, devletin israfı herkesi ilgilendirir. Bu bakımdan Türkiye’yi idare edenlerin israf tuzağına düşmemesi, devletin ve milletin her kuruşunu yerli yerine harcamaya azamî gayret sarfetmesi gerekir. Bunun yapıldığını söylemek mümkün müdür?
Bu meseleler gündeme geldiğinde en çok söylenen söz şu mealdedir: “Her dönemde israf var.” Tabiî ki bu beyan doğrudur. ‘Başkasının parasını harcayan’ bürokratların israf batağına düşmemesi için çok diyaretli, çok hakperest ve çok adaletli olması icap eder. Eskiden beri müsrif yönetici ve bürokratlar olduğu gibi Hz. Ömer’i (ra) örnek alarak israftan kaçınanlar da var. Bu noktada israf edenleri ikaz ve tasarruflu iş yapanları tebrik ve takdir etmek gerekir.