Türkiye’yi idare edenlerin en iddialı oldukları konulardan biri
de dış politikaydı.
Özetlemek gerekirse “Türkiye’nin bilgisi olmadan bölgede yaprak
kıpırdamaz” deniliyordu. Adaletle hükmetmek şartıyla elbette böyle
olması arzu edilir, ama Türkiye ve dünya gerçekleri bu iddiayı
doğrular mı?
“Akıl, nazar almamış” tesbitini doğrularcasına en başta idareciler olmak üzere büyük ekseriyet teklif ve tavsiyelere kapalı olur. Biraz ısrar eden olursa “Aklın varsa kendine sakla” diyenlere de rastlanır. Buna rağmen bazı tecrübeli kişiler üşenmemiş ve başta idareciler olmak üzere herkese ibret ve ders verecek şekilde tavsiyelerde bulunmuşlar.
Millî Eğitim eski Bakanlarından Ömer Dinçer, bir yazısında (Habertürk g., 20 Mart 2017) bu tavsiyeleri özetleyip hatırlatmış. Başta idareciler olmak üzere herkesin ve hepimizin ibret ve ders alması mümkün olan bu tesbitlerin bir kısmını Dinçer’in yazısından aktarmakta fayda var. İşte kulağa küpe diplomasi derslerinden bir özet:
“Ünlü Hint filozofu Beydeba, çok meşhur ‘Kelile ve Dimne’ adlı eserinde şöyle diyor:
*Hiç kimsenin, başka bir çare bulabildiği halde kendisini tehlikeye atması doğru değildir. Akıllı kimse kavgayı en son çare olarak görür, bundan evvel elinden geldiğince yumuşaklık ve hile ile işe başlar. Denilmiştir ki: Zayıf ve hakir sayılan düşmanı küçümseme, özellikle çare bulabilir ve yardımcılar elde edebilir durumda ise.
*Akıllı ve asil insanlar, yaptıkları iyiliğe hiçbir karşılık aramazlar. İyiler arasında dostluk kurulması çabuk, bu dostluğun kesilmesi ağır ve güç olur. Bunun misali altın maşrapa örneğidir: Şayet bu maşrapa yarılsa veya kırılsa, bu kırılma zor, eski haline getirilmesi ise çabuk ve düzeltilmesi kolay olur. Kötüler arasındaki dostluğa gelince, kesilmesi çabuk, kurulması ise yavaş ve zor olur. Bunun da örneği, topraktan yapılan maşrapadır: Kırılması çabuk olur, en basit bir şeyle kırılır, fakat bir araya getirilip onarılması asla mümkün değildir.
“İmam-ı Maverdi’nin Nasihatü’l-Mülûk adını verdiği eserinden:
*Biliniz ki, tebaanızda ve nefsinizde olan kötü ahlâkla savaşmadan diğer milletlerden olan düşmanlarla savaşmanız iyi bir korunma değil aksine boşa zaman harcamaktır.
Ebu Mansur es-Sealibi ise Meliklerin Adabı adlı eserinde şöyle tavsiye eder: