Türkiye’nin Avrupa Birliği yolculuğu bakımından önemli bir
gündeyiz. AB ile Türkiye arasında “tam üyelik müzakeleri”nin
başlamasının 10’uncu yıl dönümü gelip çattı.
Belki resmî açıklamalar, beyanlar olacak; ama ortada AB ile ilgili
bir tartışma, bir müzakere, üyelik noktasında bir müjde
duyulmuyor.
AB konusunun gündeme geldiği her defa, üyelik yolundan geri adım atılmaması icap ettiğini ifade etmeye çalışıyoruz. Ülkemizin AB üyesi olmasına itiraz edenler sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de vardır. İtirazların bazı haklı yönlerinin olması da mümkündür. Ancak, bir ‘fayda’ tamamıyla elde edilmezse, tamamıyla da terk edilmesi icap etmez. Tam üyeliğin 9 faydası ve 1 zararı varsa, bu durum üyelikten vazgeçmeyi gerektirir mi? Tartışmanın özünde bu mesele olmalıdır.
Nasıl ki ülkemizde AB’ye üye olmak istemeyenler vardır, aynı şekilde Avrupa Birliği’nde de Türkiye’nin tam üyeliğine itiraz edenler vardır ve olması da işin tabiatı gereğidir. Avrupa Birliği’ne bakışımız, “İki Avrupa var” prensibine uygun olmalı.