Neredeyse 2016 yılını da geride bırakıyoruz ve insanlık başta
Afrika olmak üzere açlığı, sefaleti ve fukaralığı yenebilmiş
değil.
Uzayda ya da Mars’ta hayat olup olmadığını araştırmaya çalışan
medeniyet anlayışı, Afrika ya da başka kıt’a ve bölgelerde ‘sönen
hayat’ları niçin görmez?
Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği tarafından ortaklaşa hazırlanan “Binyıl Kalkınma Hedeflerinden 2063 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine 2016 Geçiş Raporu” Etiyopya’nın başşehri Addis Ababa’daki BM Ekonomik Kurulu (UNECA) binasında tanıtılmış. Rapordaki bilgiler gibi raporun ismi de cilâlı: “Binyıl Kalkınma Hadefleri...”
2 bin yılın sonunda fakirliği ve gelir dağılımındaki adaletsizliği çözemeyen bir sistem, bir anlayış acaba asırlık hedefler ortaya koyabilir mi? Koysa inandırıcı olur mu?
Belki bunu bilmek ve açıklamak için yeni raporlara da ihtiyaç yoktu, ama BM’nin hazırladığı rapor bir defa daha ilân etmiş ki Afrika ülkelerinin çoğu hâlâ yoksulluk sınırının altında yaşıyor. (AA, 21 Ekim 2016)
Rapora göre, Afrika Birliği’ne üye 54 ülkeden sadece Botsvana, Mısır, Gine, Namibya, Güney Afrika, Svaziland ve Tunus gibi ülkeler, yoksullukla mücadelede başarılı olurken, 12 ülke de hedeflere ulaşma konusunda önemli adımlar attı.
Afrika’nın hâlâ dünyadaki en fazla fakir insanın yaşadığı yer olduğu belirtilen raporda, kadınlar ve gençler arasında işsizliğin halen çok yaygın olduğu ifade edilmiş. Gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 21 olduğu hatırlatılan raporda kıt’ada artan nüfusla birlikte fukaraların sayısının da yükseldiğine dikkat çekilmiş.
Afrika’daki bazı ülkelerde fakirliğin her geçen gün daha da arttığına dikkat çekilmiş ki insanlığın bu hususta sessiz kalmasını anlamak mümkün değil. Niçin Amerika, Avrupa ve başka bazı kıt’alardaki ülkeler her geçen gün zenginleşsin de Afrika’daki ülkeler fakirleşsin? Üstelik herkes biliyor ki Afrika’daki ülkeler umumî anlamda zengin yer altı maden yataklarına sahip. Fakat Avrupa münafıkları ve Asya zalimleri bu ülkelerin sahip olduğu zenginliği gasbediyor.
Gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse uluslar arası diğer kuruluşlar kanayan bu yaraya mutlak surette bir çare bulma durumundadırlar. 2016 yılının sonunda bile Afrika’daki bazı insanlar açlık çekiyorsa dünyanın başka ülkelerindeki insanların doyması bir anlam ifade etmez.