Dünyada yaşanan hadiseler, nihayetinde ‘doğru’ların ortaya çıkmasına vesile oluyor. ‘İfsat şebekeleri’ terörle İslâm arasında irtibat kurmak için gayret sarfederken, yapılan haklı ikazlar tuzakların bozulmasıyla neticeleniyor. Kelime manası bile ‘barış’ olan İslâmın, ‘terör’le birlikte hatırlatılması İslâm dinine vurulabilecek en büyük darbedir. Bu noktada, “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk” tesbiti ortaya çıkıyor. Müslümanlara düşen, fiilleriyle ‘İslâmiyete lâyık doğruluğun’ ortaya konulabilmesi. Lübnan asıllı, İsveçli dünyaca ünlü şarkıcı Maher Zain, bu anlamda çok güzel ve yerinde tesbitler yapmış: “İstanbul’da, Paris’te, Brüksel’de ya da diğer şehirlerdeki terör olayları, öyle olmaması gerektiği halde maalesef İslâm’la bağdaştırılabiliyor. Buna karşın bütün Müslümanlara şunu söylemek istiyorum, İslâm’ın yüzü biziz, kendimiziz. Diğer insanlar İslâm’ı bizim yaptıklarımız üzerinden göreceklerdir. O yüzden ne yaparsak yapalım İslâm’a uygun hareket ederek yapalım ki, yanlış algısı olan insanlar bizim üzerimizden doğru manadaki İslâm’ı tanısın.” (AA, 11 Nisan 2016)