Şahit olunan yanlışlara vaktinde ve zamanında itiraz etmemenin
ağır faturasını millet olarak ödüyoruz. Türkiye’yi idare edenler de
yaptıkları açıklamalarla “Şu hususta geç kaldık, özür dileriz. Bir
daha olmayacak” mealinde sözler sarfediyor.
Peki, bu sözler ne ölçüde dikkate alınmayı hak ediyor? Gerçekten
bundan sonra görülen yanlışlara vaktinde ve zamanında itiraz edilip
düzeltilmesine çalışılacak mı? Başkaları ne düşünür bilemem, ama
şahsî kanaatim bu sözlerin de uçup gideceği yönündedir.
Türkiye gibi bir memleketi idare edenlerin en çok dikkat etmesi gereken konuların başında ortak değerleri muhafaza edecek adımların atılmasıdır. Dinî meseleler bunların başında gelir. Başta idareciler olmak üzere herkesin bu noktada çok dikkatli, çok hassas ve çok itinalı olmaları gerekir. Camiler ve buralarda okunan hutbeler, vazife yapan imam hatipler her zaman göz önündedirler ve itibarları en üst seviyede olmak durumundadır. Allah göstermesin, camilerde okunan hutbelere cemaatin itiraz ettiğini düşünün. Bundan daha büyük felâket olabilir mi? Çok sınırlı da olsa bazı yerlerde, okunan hutbelere itiraz seslerinin yükseldiği yolunda haberler duyuluyor ki bunlar için “şuyuu vukuundan beterdir/ duyulması, yaşanmamış olmasından kötüdür” denilebilir. El ele verip bu ihtimalleri ortadan kaldırmak durumudayız.