Kibir, gurur, başkasını beğenmemek; sadece sosyal hayatta değil,
siyasî hayatta da insanın başına gaileler, felaketler ve musibetler
açar.
Hocalarımız her fırsatta ‘gururlanma insanoğlu’ der, ama şeytanın
yanıltması sebebiyle insanlar ekseriyetle bu tuzağa düşer.
Gurura kapılmanın siyasi neticeleri de her zaman hüsranla sona erer. Yakın ve uzak tarihimiz, gurur ve kibire kapılmanın kaybetme ile neticelendiğine şahittir. Hepimizi bekleyen bir tehlike olduğu için, kibir ve gurura kapılmama adına her fırsatta duaya sarılmamız lazım.
Türkiye’yi idare edenelerin de ‘siyasi gurur’a kapıldığı anlaşılıyor. Ortalama her iki kişiden birinin oyunu alan siyaetçiler, kendilerinde fazlaca güç vehmedip, “Biz her şeyi yaparız. Kimse bize yan bakamaz” anlayışına doğru savruldu.
Siyasi iktidarı bu hususta ikâz edenler oldu, ama dinleyen kim! İyi niyetle yapılan hatırlatmalar bile ciddi itirazlarla karşılaştı. Neticede su çekildi, tablo ortaya çıktı. İtiraflar başladı.