Az sayıda silâh tüccarı hariç bütün dünya, çok pişman olacağı
bir suskunluk içinde.
Komşumuz Suriye’deki iç savaş, daha doğrusu Suriye’nin içerden ve
dışardan işgali çalışması bütün hızıyla devam ediyor. Maalesef öyle
bir noktaya gelindi ki artık bombalanan şehirler haberlere dahi
konu olmuyor.
Suriye’de insanî yardım çalışmaları yapan “Beyaz Baretliler” Başkanı Raed Salih, Halep’te son bir hafta içerisinde yaklaşık bin kişinin öldüğünü bildirmiş. Raed, Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’da yaptığı konuşmada Halep’te yaşanan insanlık dramını Amerikan yönetiminden temsilcilere ve gazetecilere anlatırken şöyle demiş: “Halep halkı ölümünü bekliyor ve uluslar arası toplum bu konuda sessiz.”
Halep’te sivillerin artık saklanacak yeri dahi kalmadığını hatırlatan Beyaz Baretliler Başkanı Raed Salih, beraber çalıştıkları 120 gönüllüden 12’sinin saldırılarda yaralandığını da ifade etmiş. Konuşmasında ABD’li idarecilere de seslenen Raed, “Buraya Beyaz Baretlileri desteklemenizi istemek için gelmedim. Suriye’de sivil ölümlerinin durmasını istiyoruz ve bize ihtiyaç duyulmayan bir Suriye istiyoruz. Henüz uluslar arası toplumda savaşın sona ermesi için atılmış net adımlar görmüyoruz” şeklinde konuşmuş. (Habertürk, 27 Eylül 2016)
Suriye’de yaşananları her halde en iyi ‘kaos’ kelimesi anlatır. Hemen her şehirde savaş var ve savaşan taraflar sürekli birbirini suçluyor. Silâh tüccarları sevinirken, olan mazlûm Suriye halkına oluyor.
Katolik âleminin lideri Papa Franciscus bile Halep’teki saldırılarla ilgili olarak, “Bu bombardımanların sorumlularına, vicdanlarına sesleniyorum ki onlar Tanrı önünde hesap vermek durumunda kalacaklar” değerlendirmesinde bulunurken bazılarının bu meseleyi unutmuş olması gerçekten ibretlik.
Papa, Vatikan’ın Aziz Petrus Meydanı’nda yaptığı genel kabul oturumunda, Suriye’nin Halep şehrindeki saldırıları hatırlatmış ve “Benim düşüncelerim bir kez daha harap olmuş Suriye ile birlikte. Halep halkının acı çektiğine yönelik dramatik haberleri almaya devam ediyorum. Onların acısını onlarla birlikte hissettiğimi, duâlarımla ve manevî şekilde onlara yakın olduğumu belirtmek istiyorum. Çocukların, yaşlıların, hastaların, gençlerin, herkesin öldüğü bu hırpalanmış şehirde yaşananlardan dolayı derin üzüntü ve çok büyük endişe duyduğumu ifade etmeliyim” diye konuşmuş. (AA, 28 Eylül 2016)
Haklı olarak kızdığımız Birleşmiş Milletler’in bazı yöneticileri de Suriye’deki iç savaşı gündeme taşıyıp “Savaş sona ersin” anlamında beyanlarda bulunurken İslâm dünyasının idarecileri niçin sessiz? Yoksa gerçekten de sessiz derinden ve etkili diplomasi mi uyguluyorlar?