Faruk Çakır Yeni Asya Gazetesi

İktidar her yerde, muhalefet demokrasilerde

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiği ve en başta adaletin tecellisi konusunda ciddî sıkıntılar yaşandığı bir gerçek. Hemen her gün adaletsizlik örnekleri gazetelerde haber ya da yazı konusu...

09 Şubat 2017 | 226 okunma

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiği ve en başta adaletin tecellisi konusunda ciddî sıkıntılar yaşandığı bir gerçek.
Hemen her gün adaletsizlik örnekleri gazetelerde haber ya da yazı konusu yapılıyor. Hatta cumhurbaşkanından başbakana, bakanlardan hukukçulara kadar herkes “Kurunun yanında yaşların da yandığı”nı ifade ve itiraf ediliyor.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası darbecileri tasfiye adı altında atılan bazı adımlar ciddî mağduriyetlere sebep oldu. Rakamlar değişse de bu adımlardan ortalama yüz bin kişinin etkilendiği söylenebilir. Kimileri açığa alındı, kimileri memurluktan atıldı ve kimileri de tutuklandı. Rakamın yüksek olması bunun yanından adaletin yavaş tecelli etmesi mağduriyetlerin büyümesine sebep oldu ya da oluyor.

Şunu hemen ifade etmek gerekir ki adalet olmadan işler düzelmez. “Adalet mülkün temeli” ise temelin sağlam olması şarttır ve bunun alternatifi de yoktur.

Adalet sisteminde yaşanan problemleri inkâr etmek mümkün değil. Bu meseleye taraftarlık nazarıyla da bakılmaz. Çünkü adalet herkese, hepimize lâzım. Nitekim geçen gün Star’daki bir yazısında Ahmet Taşgetiren de çok dikkat çekici bir hadiseye parmak bastı. 29 Ocak 2017 tarihli “16 kardeşten biriyim” başlıklı yazıda ismi belirtilmeyen 54 yaşındaki bir profesörün mağduriyeti dile getiriliyordu. “Dicle Üniversitesi’nden ihraç edilmiş, 46 gün tutuklu kalmış, şimdi adlî kontrolle dışarda” olan ismi bizce bilinmeyen profesör adeta ‘imdat’ diyordu. Yazıda anlatıldığına göre ‘çok önemli kişiler’ devreye girip en üst makamlara bu mağduriyeti anlattıkları halde yine de çare ve çözüm bulunamıyor. [Bu yazı hazırlanırken de farklı bir bilgi yoktu.]

Böyle hatalar yapıldığını Türkiye’yi idare edenler de zaten inkâr etmiyor. Ki bunları önlemek için KHK ile “7 kişilik bir kurul” oluşturuldu. 7 kişilik bir kurul 100 bin dosya için yetmez, ama problemin varlığını kabul anlamında önemli.

Öyle menfi bir propaganda ve toptancılık yapılıyor ki insanlar tanıdıklarına dahi sahip çıkamaz hale geliyor.

Bir kişinin ‘silâhlı terör örgütü üyesi’ olmakla itham edilmesi o kadar kolay mı?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
27 Mayıs hatırası 27 Mayıs 2018 | 153 Okunma Önce aile, hemen eğitim 13 Mayıs 2018 | 131 Okunma Filistin’e sanatla destek 06 Mayıs 2018 | 110 Okunma Türkiye’nin asıl ihtiyacı nedir? 29 Nisan 2018 | 77 Okunma Madem öyle niçin böyle? 22 Nisan 2018 | 119 Okunma