Gerek ülkemizde ve gerekse başka ülkelerde milyonlarca insan yardıma muhtaç bir halde yaşıyor.
İnsanların yardıma muhtaç olması, ‘yardım kuruluşları’nın da varlık sebebi. Türkiye’de ve dünyada yüzlerce, belki de binlerce yardım kuruluşu var. Bunların bir kısmı gerçek anlamda muhtaçları bulup onların dertlerine derman olurken, bir kısmı da önceliği kendilerine tanıyor.
Türkiye’de ve dünyada yardıma muhtaç insan sayısı konusunda farklı rakamlar var. Bununla birlikte ‘yardıma muhtaç insan yok’ diyen çıkmaz. Mesela, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 bütçesi sunum kitapçığına göre Türkiye’de nüfusun yüzde 40’ı muhtaçlar kategorisinde yer alıyormuş. 2012’de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayılı 30 milyon 500 bine yükselmiş. Yardıma muhtaç hane sayısı da 6 milyon 768 binden 8 milyona çıkmış. (Cumhuriyet, 5 Nisan 2015)
Yardıma muhtaç olma hali de kendi içinde sınıflandırılabilir. Bazıları için ‘ekmek’ bir ihtiyaçken, bazıları için çocuğunun eğitiminin karşılanması bir ‘ihtiyaç’ olur.
Dünyada da farklı bir tablo yok. İsveç’in yardım kuruluşu SIDA’nın değerlendirmelerine göre 2016 yılında dünyada 125 milyon kişinin insani yardıma muhtaç olacağı tahmin edilmiş. İsveç’in insani yardım bütçesinin yaklaşık yarısını kontrol eden SIDA’ya göre insani yardıma muhtaçların sayısı hiç bu kadar yüksek olmamış. Aynı değerlendirmeye göre insani yardıma muhtaç insan sayısı 10 yıl öncesine göre beş kat artarak 2016 yılında 125 milyonu bulacakmış. (Ersin Arslan’ın haberi, dha.com.tr, 12 Şubat 2016)
Dünyayı idare edenler, bu derde çare arıyor gibi görünüyorlar. İstanbul’da bir araya gelen “Birinci Dünya İnsani Zirvesi” gibi. Ama gerçekten bu toplantılar çare olur mu? İngiltere’de yayınlanan Independent gazetesinin yazarlarından Ian Birrell, İstanbul’da başlayan zirvenin geniş katılıma rağmen sonuç alınamayan yeni bir toplantıdan öteye geçemeyeceğini yazmış.