Faruk Çakır Yeni Asya Gazetesi

Irak’tan Suriye’ye

Suriye’nin bu hale düşeceğini kaç kişi tahmin ediyordu? Elbette gidişin iyi olmadığı belliydi, ama en kötü ihtimalleri dillendirenler bile bugünkü durumu tahmin edebilmiş değildi. Türkiye’yi idare edenler...

13 Şubat 2016 | 579 okunma

Suriye’nin bu hale düşeceğini kaç kişi tahmin ediyordu? Elbette gidişin iyi olmadığı belliydi, ama en kötü ihtimalleri dillendirenler bile bugünkü durumu tahmin edebilmiş değildi.
Türkiye’yi idare edenler “Bu iş 3 ya da 5 ayda biter. Biz de Şam’da toplantı yaparız” diye düşünmüş ve bu anlama gelecek beyanlarda bulunmuşlardı. Hatta, seçim meydanlarında “Bir iki haftalık ömrü kaldı” diye Suriye’deki yönetime bazı tavsiyelerde bulunmuşlardı.

“Suriye krizi ne zaman patlak verdi, ne zaman başladı?” diye bir soru sorulsa, bir çırpıda cevap verecek gazeteci bile çıkmaz. Hatta bu soru üniversite imtihanında sorulsa, adayların yüzde 90’ı yanlış cevap verebilir. (Bir kopya vereyim: Ben de bilgilerimi tazelemek için ‘sanal âlem’e müracaat ettim!)

Şaka gibi, ama ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilen geniş hareketin Suriye ayağı olan bu hadiselerin başlamasının üzerinden neredeyse 5 yıl geride kaldı. Kriz, 15 Mart 2011’de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapına yayılmış. Suriye’deki ‘ayaklanma’ 1971 yılından beri iktidarı elinde tutan Esad ailesinin (Beşşar Esad’ın) istifasını ve 1963 yılından beri ülkeyi idare eden Baas Partisi’nin iktidarı bırakmasını talep ediyordu.

Bugün itibarıyla bir bütün olarak Suriye’den bahsetmek mümkün müdür? Uluslar arası ilişkileri takip edenler, dünyaya hükmeten ‘büyük devletler’in Suriye’yi bölme ve parçalama konusunda ‘anlaştığını’ ileri sürüyorlar. Görünüşte birbiriyle mücadele eden bu güçler, bu devletler; perde gerisinde anlaşmış olabilir mi? ‘Büyük devlet’ler kamuoyu önünde ‘kavga’ etse de, geri planda gizli planlar yürüyor olabilirler.

Aslında Suriye, Irak’tan daha beter bir hale sürüklendi. Irak’ta Amerika vardı ve ülkeyi işgal edip kendince bir düzen kurdu. Suriye’de ise tam anlamıyla bir iç savaş sürüyor. Kim dost, kim düşman belli değil. Günaşırı ittifaklar ve ihtilâflar değişiyor. Ülke bir baştan bir başa yıkıldı. Artık günde kaç kişinin öldüğü bile haber olmuyor. Hem Türkiye hem de dünya maalesef bu haberlere alıştırıldı. Milyonlarca kişi ülkeyi terk edip başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığındı. Bu yaranın kısa sürede kapanması, tedavi edilmesi mümkün mü?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
27 Mayıs hatırası 27 Mayıs 2018 | 153 Okunma Önce aile, hemen eğitim 13 Mayıs 2018 | 131 Okunma Filistin’e sanatla destek 06 Mayıs 2018 | 110 Okunma Türkiye’nin asıl ihtiyacı nedir? 29 Nisan 2018 | 77 Okunma Madem öyle niçin böyle? 22 Nisan 2018 | 119 Okunma