Bilhassa dış politikada işlerin plânlanan gibi gitmediği söylenebilir.
‘Sıfır sorun’la çıkılan yolun komşularla köprülerin atılacağı bir zemine gelmesini her hâlde kimse istemez ve beklemezdi. Ama bir şekilde arzu edilmeyen bu noktaya gelindi.
İlişkilerin düzelmesi beklenen bir konu da Avrupa Birliği müzakereleriydi. Bir yıl önce vizesiz seyahat imkânları tartışılırken bugün çok farklı bir noktaya gelindi. Bu noktada iyilerle kötülerin bilek güreşine tutuştuğunu söylemek lâzım. Çare de bellidir: Türkiye’deki iyilerle Avrupa’daki iyiler bir araya gelmeli ve her iki taraftaki kötülerle mücadele etmeli.
Meselâ, Lüksemburg’un eski başbakanlarından AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker bir bakıma “Birinci Avrupa”yı temsil ederek AB içinde Türkiye aleyhinde atılan adımlara itiraz ediyor. Jean-Claude Juncker Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınması yönündeki çağrılara karşı çıktığını açıklamış.