Türkiye’nin Suriye’de devam eden savaşa fiilî olarak müdahil
olması beraberinde itirazları da getirmişti.
Daha kötü haberler durmak istemediğimiz Suriye’den, El Bâb’dan çok
üzücü, çok yaralayıcı, çok hayıflandırıcı şehit haberleri geldi.
IŞİD’in bombalı araçlarla yaptığı 3 ayrı saldırıda bir günde (21
Aralık 2016, Çarşamba) 14 askerimiz şehit olurken aynı saldırılarda
33 askerimiz de yaralanmış.
Önce şehitlerimize Fatihalarımızı okuyalım ve yaralılarımıza da Allah’dan (cc) acil şifalar dileyelim. Aynı şekilde şehit ailelerine ve yakınlarına da sabır temenni edelim.
Bununla birlikte bu savaşın bu şekilde devam etmesini ve Türkiye’nin fiilî olarak müdahil olmasını da tahlil edelim, konuşalım, tartışalım. Hatırlamak gerekir ki Suriye’de patlak veren ilk kıvılcımın bu noktalara gelebileceğine pek ihtimal veren olmuyordu. Elbette işin ehli olanlar bu ihtimalden bahsediyordu, ama idareciler “üç hafta ile 3 aylık bir kriz, kavga, kargaşa” diyerek hadisenin kısa süreceğini ve neticede Türkiye’nin bu işten kârlı çıkacağını ifade ediyorlardı.
Bugüne baktığımızda Türkiye’nin bu krizden, bu kargaşa, kavga ve savaş sebebiyle ağır bedeller ödediği görülmüyor mu? Bir günde 14 şehit ve 33 yaralı olması yürekleri dağlamaz mı? Bu acıya dayanmak ve Allah muhafaza etsin acının devam etme ihtimali uykuları kaçırmaz mı? Bu esnada çok sayıda terör örgütü mensubunun bertaraf edildiğinin açıklanması yüreklere su serpmeye yeter mi? Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamındaki bu yaşananlar daha can alıcı olmadan yeni bir durum değerlendirmesi yapmayı icap ettirmez mi?