Seçim bitti, ama seçim öncesi ve sonrasında yaşananlarla ilgili
yorum ve değerlendirmeler daha yeni başladı.
Yüksek Seçim Kurulu, seçimin ‘kesin’ sonucunu açıklamamış olsa da
ortada net bir tablo var: Millet, 13 yıldan beri Türkiye’yi tek
başına idare edenlere, bu defa bu imkân ve yetkiyi vermedi.
İlâve olarak yeni bir parti daha TBMM’ye girdi. Gerçi, o isimlerin bir kısmı daha önce de bağımsız milletvekili olarak seçilmiş ve Meclis’e girdikten sonra bir parti çatısı altına toplanmışlardı, ama bu defa ‘baraj’ı aşarak daha fazla milletvekiliyle temsil edilecekler.
Sürekli kazanmaya alışmış ve kaybetme ihtimalini hiç aklına getirmeyen siyasetçiler için kaybetmeyi kabullenmek kolay değil. Nitekim, daha önceki seçimlerde daha az oy alıp tek başına iktidar olanlar, bu defa o seçime nisbetle daha fazla oy aldılar, ama tek başına iktidar olma imkânını kaybettiler. Bu defa, seçim sisteminin adaletsiz olduğunu ifade etmeye başladılar. Eh, Nasreddin Hoca’nın fıkrasında olduğu gibi, kazanın ‘doğurduğu’na inananlar, ‘öldüğüne’ de inanmak durumunda. Adaletsiz seçim sistemi daha az oy alındığında tek başına iktidar imkânı verdiğinde ‘baraj’a itiraz edilmesi gerekirdi.