Önemli bir vak’a ile karşı karşıyayız: Türkiye’de darbeci bir
damar var bu damar içeriden ve dışarıdan desteklerle ortalama her
10 yılda bir milletin ve memleketin başına işler, gaileler,
musîbetler açıyor.
1950 öncesi gizli/açık darbe ve müdahaleleri bir yana bıraksak bile
1950’de çok partili hayata geçtikten sonra ilk kanlı darbe 27 Mayıs
1960’da yaşandı. O darbenin yaraları tam sarılmadan 1970’lerde
başarılı ve başarısız darbe ve muhtıralara maruz kalındı. İkinci
büyük darbe 12 Eylül 1980’de yaşandı. Bu darbe daha önceki başarılı
ve bararısız darbelerden ders alarak çok daha münafıkane oldu. Öyle
ki, görünüşte darbe dönemi sona erip sivil siyasetçiler iş başına
gelmiş olsa bile etkileri çeyrek asırdır devam etti. Halen 12 Eylül
1980 darbecilerinin hazırlattığı 1982 anayasası ile idare olunuyor
olmak bile bunu görmek için yetmez mi?
Temel mesele, militarist ve darbeci anlayışın Türkiye’den sökülüp atılmasıdır. Yeni darbeciler yetiştirilmezse önümüzdeki yıllarda darbe tehlikesiyle karşı karşıya kalmayız.