Yıllardan beri devam eden ‘tavuk mu yumurtadan yaratıldı, yumurta mı tavuktan yaratıldı’ benzeri bir tartışma da ekonomi dünyasında yaşanır.
Kimileri “Önce ekonomi” derken, gün görmüş ve tecrubeli olanlar da “Önce hak, hukuk ve demokrasi” temeyi tercih eder. Çünkü bilirler ki, hak, hukuk ve demokrasi geliştikçe; ona bağlı olarak ekonomi de, sanayi de, ticaret de gelişir ve gelişmiştir. “Hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde ‘ot’ dahi bitmez” denilse yeridir ve öyle de demek lazım.
Haliyle bu meseleler iş dünyasının nabzını elinde tutan kuruluşların da kalıcı gündem maddesidir. Nitekim, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 38. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, Mayıs ayının son günlerinde (2016) Denizli’de toplanıp “Orta Demokrasi Tuzağından Çıkışta Özel Sektörün Rolü”nü konuşmuş.
İktidarın da temsil edildiği toplantıda konuşan Güney Ege Sanayiciler ve İşadamları Federasyonu (GESİFED) Başkanı Gültekin Okay Salgar şöyle demiş: “‘Sanayi olmazsa, Türkiye güçlü olamaz’ ilkesiyle, bu şehrin (Denizli) girişimcileri olarak, 70’li yıllardan itibaren özellikle tekstilde büyük yatırımlar yaptık. Üretimin önemini ve ihracatın avantajlarını gördük. Tekstil sektöründeki, iş adamlarımız dünyanın birçok ünlü markalarına Denizli’de üretim yapmayı başardı. Maalesef, bu başarımızı katma değerli ürünlere, marka ürünlere dönüştüremedik. Hepimiz biliyoruz, Türkiye’nin yatırıma, üretime ve ihracata ihtiyacı var. Ancak sanayinin, Türk ekonomisindeki payı gittikçe azalmaktadır.” (http://turkonfed.org)
TÜSİAD Başkan Yardımcısı Şükrü Ünlütürk de önemli tesbitlerde bulunmuş: “Etkin bir hukuk devleti çatısı altında, güçlü bir eğitim sistemi ve güçlü bir demokrasimiz olmadan, tüm potansiyellerin, ne yazık ki tüm kentlerimizin potansiyellerinin de solup gideceğinin, kazanılan başarıların günlük kısa vadeli başarılar olarak kalacağının bilincinde olmalıyız.”
İşte bakın, ‘tecrube’ ne diyor: Hak, hukuk ve adaletle bezenmiş güçlü bir demokrasi olmadan bütün potansiyelimiz solup gider. “Solmaz” diyen çıkar mı?