Kendilerini “katılımcı ve çoğulcu demokrasinin güçlenmesi için
mücadele eden bir hareket” olarak tarif eden “Denge ve Denetleme
Ağı,” milletvekili dokunulmazlıklarının yargı reformu ile birlikte
yeniden düzenlenmesini isteyen bir açıklama yaptı.
“Dokunulmazlık” denildiğinde akla hemen milletvekilleri geliyor,
ama ‘dokunulmaz’ olanlar sadece vekillerle sınırlı değil. Başta
bürokrasi olmak üzere fiilî dokunulmazlıkları olan çok sayıda kişi
var. Yeri gelir bir ‘zengin, ‘yeri gelir bir ‘yakın’ hukukî değilse
bile fiilen dokunulmaz olur. En çok tartışılan ise milletvekili
dokunulmazlığıdır. Siyasî partiler dokunulmazlığın ‘meclis kürsüsü’
ile sınırlı olması gerektiğini ifade ederler, ancak sıra uygulamaya
geldiğinde vekillere dokunulmaz.
TBMM gündeminde çok sayıda milletvekilini ilgilendiren 667 adet ‘dosya’nın olduğu biliniyor.
Denge ve Denetleme Ağı, dokunulmazlıkların kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılması gerektiğini savunmakla birlikte, bu geçici düzenlemenin demokrasinin temel unsuru olan hukuk devleti ilkelerine ve Anayasaya aykırı sonuçlar doğuracağı endişesini taşıdığını ifade etmiş. Açıklamada, “Dokunulmazlık müessesesinin, demokrasinin ilkelerine uygun ve kamu vicdanını rahatlatacak şekilde; kalıcı olarak ve yargının bağımsızlığı ile tarafsızlığını güvence altına alacak bir yargı reformu ile birlikte, yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” denilmiş.
Açıklamada dikkat çekilen bir nokta da önemli: “Anayasanın 83. maddesinde milletvekillerine tanınan ceza yargılamasında, milletvekillikleri süresince muafiyet hakkını geçici bir madde ile milletvekillerinin elinden almak, hukukun genel ilkelerine aykırıdır, çünkü ceza yargılamasında şüpheli, sanık ve hükümlülerin aleyhindeki bir düzenleme geriye yürütülemez. Geçici anayasa değişikliği ile milletvekillerinin sadece sorgulanmasının ve yargılanmasının değil; tutuklanmasının da önü açılmış oluyor. Bu, milletvekilinin yasama ve denetleme görevini yerine getirememe riskinin doğması anlamına geliyor.”