Türkiye’nin dertlerini saymakla bitiremeyebiliriz.
Fakat bu dertlere rağmen ümitvar olmayı gerektirecek hadiseler de yaşanıyor. Antalya’da faaliyet gösteren iş adamları, yayınladıkları bir bildiride, bilmana; “Önce hürriyet lâzım” demişler.
“Önce ekmek lâzım” ya da “Önce hürriyet lâzım” diyenlerin mücadelesi çok eskiye dayanır. Ekseriyetle ticaretle meşgul olanlar ve idareciler; “Önce ekmek, önce ekonomi” demeyi tercih ederler. Yıllardan beri devam eden bu kabule belki de en ciddî itiraz, Bediüzzaman Said Nursî’den gelmiştir. Üstad Bediüzzaman, bir mektubunda, “(...) Madem bu insaniyetli zatlar benim hakkımda zulmü istemiyorlar, en evvel benim meşrû dairedeki hürriyetime dokundurmasınlar. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” demiştir. (Emirdağ Lâhikası, mektup no: 6, s. 50)
Muhtemelen bu ifade, devrin idarecilerini de şaşırtmıştır. Herkes ‘ekmek’ peşinde koşarken bir âlim ‘önce hürriyet’ demiş, kendisine sunulan maddî imkânları elinin tersiyle geri çevirmişti. Ve maalesef, bugün dahi “Önce hürriyet değil, önce ekmek” diyen binlerce ‘âlim’ vardır. Bu bakımdan, bir iş adamı kuruluşunun seçim öncesi yayınladığı bildiride, “Türkiye’ye önce ekmek ve ekonomi değil, önce hürriyet lâzım” anlamına gelen beyanı çok çok önemlidir.
Bahsedilen bildiri, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nca hazırlanmış.