Son zamanlarda gündeme taşınan konulardan biri de, kadınların iş
hayatına katılması gerektiği yönündeki tesbittir.
Buna göre ne kadar çok kadın girişimci ‘iş hayatı’na katılırsa
Türkiye o kadar erken ve kolay ‘zengin’ olur, dağları aşar, ovaları
kat ederiz.
Büyük çoğunluk itiraz edebilir ve fikrimi de soran yok; ama ben yine de hemen ifade edeyim ki şahsen bu kanaatte değilim. Türkiye’nin zengin olması, dağları aşıp ovaları geçmesi; her şeyden önce sağlam bir demokrasi, hukuk ve adalet sistemiyle mümkün olur. Hak, hukuk ve adalet sisteminin sağlam olmadığı bir ülkede ve elbette Türkiye’de kadınların, hanımların yüzde 99’u ‘iş hayatı’na katılmış olsa ne değişecek? İş hayatının önündeki engeller kalkmadan, adaleti tesis etmeden ticaret hayatının canlanması, gelişmesi ve büyümesi mümkün mü? Hak, hukuk ve adaletin hüküm sürmediği bir ülkelenin, dağlarında ‘ot’ bile büyümeyeceğini bilmiyor muyuz?
İş dünyasının dertlerini elbette en önce iş hayatının içinde olanlar bilir. Bu cümleden olarak; Ankara’da düzenlenen ‘Ankara Kadın Girişimciler Kurulu’ toplantısında konuşan Ankara Sanayi Odası (ASO)