Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik yolculuğu hakikaten çok farklı
bir güzergâh ortaya koydu.
Yarım asra yaklaşan bu yolculuk, günümüz itibarıyla üyelikle
neticelenmediği gibi yakın zamanda şartların düzelmesi de kolay
görünmüyor.
Üyeliğin gerçekleşmemesinde Türkiye’yi idare edenlerin hataları olduğu gibi bazı AB yöneticilerinin de hataları vardır. Oysa bu üyelik iki tarafın da menfaatinedir. Türkiye’den çok sonra bu yolculuğa çıkan bazı ülkelerin AB’ye üye olabilmesi idarecilerimizi cidden düşündürmeli. Türkiye’nin AB’ye üye olmasında milletin menfaati varsa, muhtemel bazı zararları da göze almak gekekir. En çok dile getirilen nokta, AB’nin Müslümanlara kapı açmak istemediği yönündeki tesbitlerdir. Böyle bir ihtimal olsa daki Türkiye, diplomatik yolları kullanarak bu engeli aşabilir ve aşmalıdır. Başta Almanya olmak üzere pek çok AB ülkesinde ciddi sayıda Müslüman nüfusun olması Türkiye’nin elini güçlendiren bir noktadır. İnancımızla ve manevi değerlerimizle AB’ye üye olabiliriz.