Kriz yılları aynı zamanda büyük tuzakların da kurulduğu
günlerdir.
15 Temmuz 2016 hain darbesinden sonra asıl darbenin ‘inançlar’a
vurulmak istendiği ortaya çıkıyor. Darbe girişimini fırsat bilen
bazı insafsızlar, milyonların imanını kurtarmaya vesile olan
Risale-i Nur eserlerine ve onun müellifi Bediüzzaman’a toptan
saldırı düzenlemiş durumda.
“Ne alâkası var?” denilebilir, ama yaşanan hadiselere bakınca var olduğu anlaşılıyor. Belli bir merkezden emir almışçasına hareket eden bazı insafsızlar, şimdiye kadar tekrarlanan iftira ve isnatların yanında daha önce akla ve hayale gelmemiş yeni iftiraları da sıralıyorlar. Risale-i Nur’a ve Bediüzzaman’a o kadar büyük iftiralar atıyorlar ki, bunlara ‘iftira’ demek bile azdır. Tepki ve cevap vermek için dahi olsa tekrarlamaktan hicap duyduğumuz bu iftiralar şeytanın bile aklına gelmezken, bazı ‘insi şeytan’ların aklına gelmesi ‘gençliğin imanı üzerine’ büyük tuzaklar kurulduğunu akla getiriyor.