Günler süren seçim çalışmaları boyunca siyasi parti liderleri maharetlerini ve vaadlerini sıraladı.
Vatandaş da sabırla dinledi ve sonunda tercih günü gelip çattı. Nasip olursa bugün, her vatandaş sandığa gidip hür iradesiyle reyini izhar edecek, tercih ettiği siyasi partiye oy verecek.
Her seçim döneminde olduğu gibi bu defa da gerginlikler oldu. Gerginliklerin bugün yapılacak seçimle sona ermesini arzu ederiz, ancak tartışmaların önümüzdeki günlerde devam etme ihtimali de var. Seçim öncesi yapılan konuşmalarda bazı meselelerin aşırı abartıldığına da şahit olundu. Önceki seçimler önemli olduğu gibi bugünkü seçimler de önemlidir. Ama nihayetinde bu bir seçimdir. Gereğinden fazla önem atfetmek, bugünkü seçimleri herşeyin çaresi olarak görmek; böyle görenlerin hayal kırıklığına uğramasına sebep olabilir.
“Her gelecek yakındır” kaidesince, bir zamanlar uzak görünen seçim gününe geldik. Türkiye’nin seçim arşivi çok renkli görüntülere sahne olmuştur. Bugün de muhtemelen benzer görüntüler ortaya çıkacak. Bazıları hakir görse de, milletimiz sandığa sahip çıkma konusunda tecrübelidir.
Önemli bir noktayı hatırdan çıkarmamak gerekir: Seçim bitecek, ama Türkiye’nin dertleri bitmiş olmayacak. Türkiye’nin önünde yapması gereken ödevler, atması gereken adımlar var. En başta, 12 Eylül 1980 darbesinin millete zorla kabul ettirdiği ve maalesef bugüne kadar yerinde duran 1982 anayasası değiştirilmek mecburiyetinde. Tabii ki, 1982 anayasası değişecekse, yapılacak olan yeni anayasa darbecilerin hazırladığı anayasayı aratmayacak şekilde olmalı. Seçimden sonraki tablo bu çalışmalara ne ölçüde imkân tanır, bilemeyiz. Ancak hiçbir siyasi parti, mevcut anayasanın yerinde kalmasını savunamaz. Demokrasinin kurallarını işleterek yeni ve gerçek anlamda bir sivil anayasa hazırlamak, yeni TBMM’nin ilk vazifesi olmalıdır.