Kur’ân’ın hakikatli bir tefsiri olan Risale-i Nur’un bu millete
ve bu memlekete yaptığı hizmeti anlamak için insaflı olmak
yeterlidir.
İmanları kurtarmak için yola çıkan Bediüzzaman Said Nursî
Hazretleri, Risale-i Nur adlı eserleriyle inançsızlığın belini
kırmıştır. Neticede bu eserler takdir edilmiş ve inşaallah kıyamete
kadar istifadeye medar olacaktır.
“Hayırlı işlerin muzır manileri olur” kaidesince, geçmişte de, günümüzde de Risale-i Nur’a muarız olan bazı mahfiller olmuştur. Bilhassa ‘tek parti’ devrinde, bazı mütedeyyin insanlar yanıltılarak Risale-i Nur’un aleyhine getirilmeye çalışılmış, bazı ‘hoca’lardan fetvalar istenmiştir. Şükürler olsun ki, ciddi anlamda, ilmî bir itiraz gelmemiş, gelememiş. Aksine, devrinin bütün alimleri Risale-i Nur’dan sitayişle bahsetmiş, “Onun ilmi yanında bizim ilmimiz denizden katredir” mealinde beyanlarda bulunmuşlardır. Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Hazretleri ise bu iltifatları, Risale-i Nur adına kabul etmiş, kendisini “Kur’ân eczanesinin dellâlı/ilâncısı/çalışanı” gibi görmüştür.