Türkiye’nin önünde, neredeyse yarım asırdır devam eden ciddî bir
terör belası var.
Bazen sönen, bazen alevlenen bu belâ; son aylarda iyice tırmanışa
geçti. Gün geçmiyor ki bir saldırı, bir şehit haberi gelmesin. Bu
haberler ve hadiseler o kadar çoğaldı ki, insanlar kötü haberlere
alıştı. Saldırı ve şehit haberleri neredeyse haber bile
olamıyor.
Bu kötü bir durum. Teröre topyekûn itiraz etmedikçe sona ermesi de mümkün değil. Sadece sözlerle değil, fiillerle de teröre itiraz edildiği ortaya konulmalı. Kimden gelirse gelsin teröre ve teröriste kesin bir dille itiraz edilmeli ve ediyoruz. Bununla beraber, terörle mücadelenin nutuk atarak mümkün olmadığını da bilmek durumundayız.
Kanlı terör örgütleriyle mücadelede hatalar yapıldığı da görülmeli. Kalıcı mücadelenin, yeni teröristler yetiştirmemek, ‘ifsat şebekeleri’ne bu imkânı vermemekten geçtiğini nasıl görmezden gelebiliriz? Yeni teröristler yetiştiren ‘batak’lıklar var oldukça terörle mücadelede netice alınabilir mi?
Terör, döne dolaşa İstanbul’u vurdu. Suruç, Reyhanlı, Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve Türkiye’nin başka yerlerinde meydana gelen terör, farklı mihraklarca yapılmış görünse de netice itibarıyla aynı kaynaktan beslenir. Bunca yıl terörle mücadele eden bir ülkede, birikmiş bir ‘mücadele tecrübesi’nin olması icap eder. Bazı yorum ve açıklamalara bakılınca, geçmişteki hatalardan ders ve ibret alınmadığı akla geliyor.