Türkiye ile Avrupa Birliği’nin arasındaki ilişkilerin geleceği
ile ilgili tahminlerde bulunmak, hele hele kesin hükümler vermek
kolay değil.
Bu ilişki tahminlerden daha inişli ve çıkışlı bir şekilde devam
etti ve ediyor. Görüşmelerin daha iyi durumda olmasını arzu etsek
de, kısa süreli bir iyileşme beklemek Türkiye gerçeklerine uygun
düşmez.
Herkesin bir hesabı, bir düşüncesi, bir beklentisi olabilir. Ancak hadiseye prensipler bazında bakanlar için günlük tartışmalar çok önemli değildir. Türkiye’nin AB üyesi olması, o yolda ilerlemesi hem milletin hem de devletin menfaatinedir. Son 20 yıl sadece bu gözle incelense bile bu görülebilir. Maddî kalkınma bile AB üyum süreciyle hızlanmadı mı? Türkiye’nin ekonomik ve siyasî bakımdan dünya ile olan irtibatı, AB’nin de desteği ile gelişmedi mi?
Bu zor, önemli ve bir o kadar tartışmalı konu onlarca toplantının da konusu oluyor. Nitekim İktisadî Kalkınma Vakfı, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (IPC) ve Alman Uluslararası ve Güvenlik Enstitüsü (SWP) işbirliğiyle Almanya’da bir toplantı düzenlenmiş ve konu tartışılmış. Üst düzey bürokrat, uzman ve akademisyenlerin katıldığı toplantıda Türkiye ve AB arasındaki görüşmelerin geleceği tartışılmış.