Bir CHP milletvekilinin 2016 yılında (12 ay boyunca) 1 milyon
189 bin liralık ‘haberleşme gideri’ yaptığı ortaya çıkınca halkı
olarak dört bir koldan tepki yağdı.
Bu harcamanın bahanesi de dikkat çekici: TBMM Başkanlık Divanı
üyelerinin sınırsız haberleşme hakkı bulunuyormuş. Yine aynı
açıklamalara göre halen TBMM’de sınırsız iletişim harcaması hakkına
sahip toplamda 55 kişi varmış.
Neresinden tutulsa, hangi yönü kınansa elde kalan bir durum. Böyle bir harcama ve böyle bir harcama yetkisi olabilir mi? Bu korkunç israf tablosu ortaya çıktığına göre atılması gereken ilk adım, sınırsız harcama yetkisini hiç kimseye vermemek olmalı. Bunun yanında yapılan harcamanın da tazmin edilerek millete iadesi sağlanmalıdır. Bu harcama şahsî değil de ‘parti için’ yapılmışsa borcu da parti sahiplensin ve iade etsin.
Bu faturaya, bu harcamaya bir kişi üzerinden bakılırsa yanlış olur. Aksine dört bir yanda böyle israf kuyuları olduğu anlaşılıyor. Tartışılan fatura sebep olsun ve mümkün olduğu kadar israf kuyuları kapatılmaya çalışılsın.
Milletin bilmesi icap eden, ama bilmediği, bildirilmeyen o kadar israf, o kadar harcama var ki! Deniz Zeyrek şöyle yazmış: “Bilmediğimiz başka bir şey de TBMM yöneticilerinin taşıt, yakıt vs gibi ulaşım harcamaları. TBMM’den detaylarını çok bilmediğimiz bir başka örnek daha vereyim: Bütün kamu personelinin ilaç ve tedavi giderleri toplamı 25 milyon TL iken, TBMM’nin 2016’daki tedavi ve ilâç giderleri toplamı 10 milyon TL’den fazla. TBMM yönetiminin bütün bu verileri vergi verenlerle paylaşması şeffaflık ilkesinin bir gereği değil midir? Durum sadece TBMM’de mi böyle? Tabiî ki hayır! Bakın, kamunun 2016’da büro/kırtasiye malzemeleri, temizlik, güvenlik hizmeti alımları, kira gibi sadece “tüketime” yönelik harcamalarının toplamı, tam 17 milyar 389 milyon 367 bin TL. Karşılaştırasınız diye şu rakamı vereyim: Osmangazi Köprüsü’nün maliyeti, yolları, kamulaştırma giderleri dahil 12 milyar TL. (...) “Araç ve hizmet binası kirası faturası 1 milyar 133 milyon 258 bin TL olan devletimiz, 2016 yılında 777 milyon TL’yi de satın aldığı kara taşıtlarına ödedi. (...)
“Geçenlerde, üst düzey bir bürokratın, yakındaki marketten 10 TL’ye satın alabileceği gazeteleri, makam aracı ile evine 20 km uzaktaki işyerinden getirttiğini duyunca nedense hiç şaşırmadım. Neticede, 120 bin TL’lik (hadi diyelim 250 bin TL’lik) bir aracı makam aracı olarak kullanabilecekken, 1 milyonluk aracı tercih eden kamu görevlisini eleştirirken hedef olabileceğiniz bir ülke burası.. Bütün mesele ‘Devletin malı deniz’ demeyi bırakmak ve bu durumlara şaşırıp hayret etmek... Bir de her attığınız adımda ‘tüyü bitmemiş yetimin hakkını’ hatırlamak...” (Hürriyet, 3 Şubat 2017)