Adına ne denilirse denilsin ekonomik bir sıkıntı yaşadığımız
ortada. İşsizlik artıyor, asgarî ücretle geçinmek zorlaşıyor ve
emekliler de daha fazla şikâyet ediyor. Küçük esnaf da
sıkıntılı.
Elbette daha sıkıntılı günler de yaşanmıştır, ama bereket de
ortadan kalkınca şikâyet etmeyen kimse kalmıyor. İşçi şikâyetçi,
küçük esnaf şikâyetçi, öğrenci şikâyetçi, işveren şikâyetçi...
Bütün bunların temelinde ortak bir hastalık var: Ürettiğimizden daha fazla tüketiyoruz. Ya da ihtiyacımız olan kadar dahi üretemiyoruz. Umumî olarak tembeliz. Günün şartlarına uygun kaliteli ürünler imal edip dünyaya satamıyoruz.
İş dünyası içinde bulunduğumuz sıkıntıların sona ermesini ‘inovasyon’da arıyor. Tek bir kelime ile ifade etmekte zorluk çekilen inovasyon; yenilik, yenileme, yeni fikirler anlamına geliyor. İnovasyonu aynı zamanda “Eski köye yeni adet getirmek” veya “İcat çıkarmak” olarak tarif edenler de var.
8-10 Aralık 2016 arasında “İnovasyon Haftası” düzenlendi. İş dünyasının temsilcileri burada yaptıkları konuşmalarda önemli tesbitlerde bulundular. Meselâ, Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay, Türkiye’nin iyi planlanmış bir inovasyon planına ihtiyacı olduğunu belirterek, “Türkiye’de inovasyonu konuşmaya ara verip inovasyonu üretmeye geçilmeli” demiş.
Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen 5. Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında konuşan Okyay, Türkiye’de aklı önceleyen bir reform hareketinin mümkün olabileceğini anlatmış. Okyay şunları söyledi: “İtalya’da meşhur Medici Ailesi var. Kitaplara da konu oldu. Onların yaptığını ülke olarak bugünkü dünyada