Her seçim öncesinde olduğu gibi, bu dönemde de maalesef; yalan,
yanlış ve iftiralar sağnak gibi yağdı. İnternet medyası da bu
yalanların neşrine zemin oldu. Herkes konuşmalı, ama iftira atmaya
ihtiyaç duymadan...
Yeni Asya, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, bu defa da akla ve hayale
gelmeyen iftiralara maruz kaldı. Nedense, herkes için normal kabul
edilen ‘siyasî düşünceye sahip olma ve bunu açıklama hakkı’, sıra
Yeni Asya’ya geldiğinde çok görülüyor. Dünya âlem, gazeteciler,
siyasetçiler, ekonomistler, cemaatler, sivil toplum kuruluşları,
şahıslar; velhasıl herkes sahip olduğu siyasî düşünceye göre
açıklamalar yapıyor. Haliyle hiç kimse, bir başkasını, sahip olduğu
fikir ve düşüncesinden dolayı ayıplayamaz, kınayamaz. Hatta,
klasikleşmiş şekliyle “Senin gibi düşünmüyorum, ama fikirlerini
açıklama noktasında sana destek olurum” denilir ve denilmekte.
Yeni Asya, herkesin sahip olduğu bu hakkı kullanmaya başladığında, on koldan itirazlar yükseliyor. Bu itirazlar, ‘eleştiri’ sınırlarında kalsa neyse. Maalesef, yerin ve göğün kabul etmeyeceği büyüklükte iftiralarla karşı karşıya kalınıyor.
Kabul eden olur, etmeyen olur: Yeni Asya’nın da bir siyasî kanaati vardır ve bu kanaat yeri geldiğinde kamuoyuna duyurulur. Başkası siyasî ya da başka konudaki kanaatini açıkladığında normal kabul edilirken, aynı şeyi Yeni Asya yaptığında niçin rahatsız olanlar çıkıyor?